yaşamak güzel şey

Üzerinde çalıştığım, ve ,ne somalideki aç çocuklara, ne namibiyadaki iç savaşa,ne kutuplarda son kalan buz parçasının üzerinde birbirine sarılmıuş olarak ölümü bekleyen penguen ve kutup ayısı çiftine, ne de imf diren-işçi-lerine faydasıı olmayacak bir iş için saat 17:55 itibariyle ne zaman çıkacağımı kestiremeyerek hala ofisteyim..


geçen gün ev temizliği sırasında ortaya çıkan evdeki bakliyat cehennnemi yüzünden yeni ev ekonomisi reformuyla evde bir sonraki emre kadar bakliyat pişirme kararı aldım. günlük karbonhidrat ve protein ihtiyacımı onlarla karşılayacağım. karbonhidrat gereksinimim için değirmende öğüterek elde edeceğim pirinç ununundan yapacağım ekmeği, protein ihtiyacım için ise 3 dana eti gücündeki yeşil mercimekli yemekleri tüketeceğim artık.. karar böyle evet!!. Fakat bende tüm diğerleri gibi makarna geçliği türündenim..bir marsilyalı kadar güzel penne yapabilir, anfredo soslu fetuçiniyi en az beatrice jovanna kadar enfes pişirebilirim ama anadolunun nohutuna fasulyesine baklasına gelince iş,newyork metrosundaki estonyalı kadar cahilim. dirim dirim direndiğimiz fastfood kavramıyla uğraşmaktan gözümüzün önünde ki makarna canavarı hükümdarlığını görmezden gelmişiz yıllarca..

bu sebepten , yaptğım işten verim alamayacağımı bildiğim için google'a "bakliyat yemekleri " yazdım. search butonuna tıkldıktan sonra, resmimlerde arattım.karar verme mekanızmam göz-mide arasında çalışıyor aç olduğum zamanlar. görüntüsünü beğendiğim yemekler ise bingoo!!sinyali gönderiyor beynime...

Eve gidebilsem,ah bir eve gidebilsem hemen mantarlı risotto yapacağım..Tavaya 4 kaşık zeytinyağını koyup ince doğranmış mantarları kuvvetli ateşte soteleyeceğim. Rengi çok koyulaşmadan maydanozları da ekleyinp 30 sn daha sotelersem ateşten alırım sonra aynı kapta kalan yağda, soğanları ve sarımsağı yumuşayıncaya kadar pişirdimmi mmmm, geriye yıkanmış suyu süzülmüş pirinci de ekleyerek kavurmaya devam etmek kalır. Mantarları da ilave ederim sonra. eve gider gitmez tadını geçen gittiğim meyhanede beğendipim şarabı açmış olurum zaten, yarım bardakta o şaraptan ekleyip suyunu çektirirdim mesela,sonra tencerenin altını biraz kısarım, pirinçler suyunu çektiğinde de, kepçe kepçe et suyu ilave ederek 2. kadeh şarabım bitip pirinçler istediğiniz kıvama gelinceye kadar devam ettirdim. Bu süreç yaklaşık 25-30 dakika sürer işte. sonra kapı çalar, birkaç sevdiğim dostum gelmiş olur, köpeğim o sırada ayağımın altında dolanıp durur,yine onu çişe çıkarmayı unutmuşum işte!!! balkonun kapısını açınca gideceği yeri biliyor kurnaz.. dostlarıma kendilerine birer içki almalarını söyleyip ben mutfağa geçerim yine.. pişmiş risottonun üzerine tereyağı ile son italya seyahatimden aldığım ve bana ne zamandır seyahat etmediği hatırlatan etrafı küflenmiş parmesandan da biraz
ekleyip yanlarına dönerim.. dağ menekşeli masa örtümün üzerinde notalı güzel tabaklarım.. gümüş çatal kaşıklarım.. ananemden yadigar altın yaldızlı kadehler.. ve beni mutlu eden birkaç insan..hele yemeğin sonunda bana ne zamandır almak istediğim canonu almaları yok mu! en sevdiğim an o işte. ve iyi ki doğmuşum.. 38 yaşında olmak güzel...