saat 17:51

kendimi paralamak manasız geliyor. herhangi bir şey için hırs yapmak, daha fazlasını istemek, daha yükseğe çıkıp daha fazla kazanmak beyhude geliyor. kısmetse oluyor, azıcık aşım ağrısız başım ile sadece bir kez gönderildiğim dünyada çevremdekilerin değerini biliyorum. denizi ve kıyıları, ormanları, mitolojiden gücünü alan arkeolojiyi,ve tabiki astrolojiyi,kış yaklaşırken küçük yay çizen güneşin güzergahını, ekolojiyi, etimolojiyi, tarihi, sanatı, edebiyatı ve sefillik içinde ölen birçok yazarın biyografisini,chillout müziği,balkan sinemasını, vincent gallo'nun müziklerini,koudelka'nın fotoğraflarını, yazı dahi bulunmadan önce canı sıkılıp bunu ileriye taş atarak gösteren ilkel insanı,sülühlü han'da şarap içtiğim cihanı, ibrahimi, zülfiye'yi,küçük dünyasında büyük işler yapan ahmet'i, çatalcalı tarık'ı,en az onun kadar ilkel günümüz insanını, bundan iki bin sene sonrasını, zamanda yolculuğu ve ölümsüzlüğü düşünüyorum.

kısmetse olur diyorum yattığım yerden, hayatın her detayından payını almış insanlar kadrosundan katılıyorum yarışmaya. ve tam şuan bir şarkı ve ben dinliyorum:

"when your problems seem like mountains
feel the need to find some answers
you can leave it for another day
don't try so hard"