birkaç şey daha

çevremde olan sirkülasyona ayak uydurmaya çalışmaktan vazgeçmeliyim. kendimi hızlı çekim bir filmde sokak ortasında ki trafik lambası gibi hissediyorum.ben sabitim arada sırada renk değiştiriyorum sadece.benim haricimde ki herşey hareketli. kocaman binalar hariç tabiki.tuhaf bir his evet.

alev dün yaşındı. ı! nın yerine d! geldi. marc'da az önce havaalanına doğru yola çıktı. etrafımın çok durgun olmaması güzel ama bu kadar harekete alışık değilim ben.çok yoruluyorum.denize karşı oturup sakin sakin kitap okumak istiyorum.ama bunu yapacak vaktim yok gibi.işte çok yoruluyorum.ağır bir iş yapmadan yoruluyorum hemde.patronum bana zamanımı orada geçirmem karşılığında para veriyor gibi hisediyorum bazen. gerçekte bu zaten. ben zamanımı satıyorum. bir nevi fahişeliktir çalışmak.en üstteki para kazansın ve alttakilerde bundan pay alsında diye zamanını satmak.sevgili yazar dostum albert camus'nün bir sözü var:
"insan parası warsa çalışmak zorunda kalmaz.böylece zamanı satın alır.bu kalan zamandada kendini mutlu edebilcek şeyleri yapar.yani para mutluluğu satın alır." der ki çok doğrudur.parayla zaman satın alanlar var ve parayla zamanını satanlar...