la vie mode d'emploi




sıradan olmayan insanları,durumlar ve hayatları seviyorum.bazen bir ödül gibi geliyor..son dönemlerde sıradanlıktan çok uzakta olan bir isimle yakından ilgileniyorum.1936 yılında pariste doğan bir yazar,Georce Perec.Einstein'a benzeyen kabarık saçları,aynaya bakmaz ve bir hayli geniş tavırlarına ek puzzle tarzı yazılarıyla beni 7 bira içmiş halimle karşıma çıkan yakışıklının etkileyeceğinden binlerce kat fazla etkiledi.

--nasıl bir hayat yaşamış olmalı ki bir insan "yaşamı kullanma kılavuzu" isimli bir kitap yazabilsin?

bir apartmanda geçen hayatlar.bu kitabın kapağına bakınca hep yatakhane günlerimi hatırlıyorum.gece zorla yatağa yatırılıp,ses kesilince,sessizce kalkıp pencerede sigara içerdik karanlıkta.ve karşı dairelerdeki dialogları seslendirirdik nesrin'le. üst katlarında ne olup bittiğini bilmeyen insalara acırdık.biz görebiliyorduk ya üst katta neler olduğunu,üstümüze kapılar kititliydi ama umrumuzda bile değildi.mutluydum çok.

hayatımın en güzel zamanları moda'da geçti..tüm illegal işlerimi moda'da yaptım..moda'lı insanlar tuhaflar..o zamanlar bende tuhaftım..bunu yıllar önce anlamıştım.çaycısı,aşçısı,balıkçısı,berberi,serserisi hepsi tuhaf..

yatılı okulda bir aşçımız vardı mesela. 3. sınıf lokantalarda yemek yapmış önceleri.sonra torpille yada şansla-- bir şekilde başlamış yatılı okulun yemekhanesnde yemek yapmaya.ismi Hıdır'dı.sevimli bir görünüşü vardı.ince bıyıkları,kocaman bir göbeği ve kına yakılmış saçları.dostum daha lise birinci sınıftayım ve yemeklerini yediğim adamın adı hıdır. soyadı kuzu ve saçlarına kına yakıyordu, bazı akşamları yemekhanenin buzluğundan buz gibi portaka verirdi bize kaşıkla yerdik kesip.aramızda bir isim takmıştık hıdır'a. kınalı kuzu.bugün beni neşelendirdi bu hikayeyi hatırlamak.

seni bile özledim kınalı kuzu...