bus

insan beyni karmaşık bir yapıya sahip sevgili dostlar. ortalama bir anatomi bilgisine sahip olan herkes bilir bu gerçeği.nasıl çalıştığını anlamamıza imkan yok.neyi neye göre hatırladığı yada neyi neye göre unuttuğu..öyle bir an olur ki; bir koku duyarsın ve bu koku seni ortaokulda tuvaleteki musluktan su içtiğin ana götürür,ya da öyle bir ses duyarsın ki; sıdıka dizisini evin ortasında ki masada oturup mandalina yiyerek izlediğin zaman oluverir.güzel şeyler hatırada kalır çokca, diğerleri çabuk unutulur. bundan 6 ay öncesine kadar kötü yolculuklar yaşıyordum, çatalcada-taksim arası gidiş geliş yapıyordum her gün.yaklaşık 80 km.sözde kolay ama haçlı seferlerinde bile günde o kadar yol gitmediklerini düşününce azımsanmayacak bir uzaklık olduğu anlaşılıyor..bugün uzun süre sonra sabah saatlerinde otobüs yolcuğu yaptım.unutmuşum çektiğim çileyi ama hiçbirşey değişmemiş otobüs içi adab-ı muaşeret kurallarında. hala duygular ve hormonlara göre değil, vicdana göre hareket ediliyormuş otobüs içinde.bıraktığım gibi yani. genç delikanlılar sabahın o saatinde gün içinde nasıl yorulacaklarını düşünerek yerlerini vermezler mesela güzel bir kıza.duygu yok hormon yok! yaşli bir teyze kaldırabilir anca onları.rahatlarını bozacak şey libidosu yüksek bir bayan değildir mesela.emekli maaşını çekmek için jobank'ın denizkenarı şubesine giden amcaya yer verilir sadece o saatte..



bu bilgiler ışığında otobüste oturabilecğeime dair en ufak bir inanç yoktu sabahın o saatinde.sadece içgüdülerime göre davranacaktım. biner binmez etrafı bir kolaçan ettim. kim inecekti acaba ilk önce? onun yanına yaklaşmak en mantıklı hareket olurdu.

kafası cama dayalı taraf gazetesi okuyan bey amca ?
eminönüne gidiyor olmalıydı.gazeteye göz atıyordu sadece vapurda okuyacağı için sadece başlıklara bakıyordu.

ilk elememi yapmıştım.

bu saate elinde minik bir pazar torbası olduğuna göre o teyze grubu çapa istikametine doğru yollanacaklardı. refakatçi olmaları gerekirdi hastanede. bu tahminimede güveniyordum. otobste bulunduğum nokta stratejik bir yerdi. arka tarafı ablukaya alıştım. inecek ilk kişi yerine oturabiliridm bu sayede.
ve ilk durak... inen yok!
biraz daha arkaya ilerlemek zorunda kaldım.alan gittikçe daralmıştı arka 5'li den inen olmadığı sürece oturmam hayaldi artık.yakın çevremde vicdan etkeniyle yer kapacak kadar yaşı geçkin biri yoktu. tek korkum kalabalık bir durakta arka kapıdan binmeye çalışacak bir teyze olabilirdi.öyle uykum vardı ki, bir gece önce içtiğim tüm şaraplar ve dans ettiğim müziğin her notası için tabanlarına toplu iğne batırıyorlardı.bu düşünceler içinde yolu bitirmişim. ve her ne olursa olsun evimden taşınmamaya kendi kendime söz verdim..