eureka eureka!

her sabah aynı yatakta uyanmak, aynı merdivenlerden inmek ,aynı yolda yürümek, aynı asonsöre binmek, aynı kata çıkmak, aynı bilgisayarı açmak ve aynı bardağa aynı sürahinden su koyup içmek beni boğmaya başladıkca kendime mutlu olabileceğim bir iş arayışındayım. sevgili nenem yıllar önce beni dizinin kenarına oturtup saçlarımı tararken söylemişti " herşeyin bir şeyini bir şeyin de herşeyini bil kızcağızım.. oda senin mesleğin olsun" .. son günlerde kafamın içinde dolanıp duran bu..herşeyin bir şeyini öğrenmek kolay. bu konuda başarılı olduğumu bile söyleyebilirm ama ya meslek, ya herşeyini bildiğim bir şey?? ekonometrist?

aslında aklımda birşeyler var yapabileceğim...
uzun ve güzel bir hayat yaşadığını ama bunu yeterince anlatamadığını düşünen yaşlıları bulup onların hayatlarını yazacağım. çok yaşlılarsa eğer, parada da anlaşırsak ikinci dünya savaşından sahneler de koyarım. kraliyet hava kuvvetleri'nin vurduğu ve akdeniz'in sularına gömülen bir uçakta pilot olmak sonuçta biraz da paraya bakıyor. hayatının kayıt altına alınmasını ve çok matah bir şeymiş gibi torunlarına başucu eseri kalmasını isteyen bir milyon tane insan bulabilirim.

düzenli bir işin insanı daraltan halinden acilen kurtulma niyetindeyim, hele dışarıdan bakınca tuhaflığı daha da anlaşılıyor bu "tüm gündüzleri satmak" saçmalığının. parasız da yaşanıyor ama pek gezilmiyor, şans oyunlarından da henüz 2 lira kazanmış değilim. akademik olarak aldığım istatistik eğitiminden bir şeyler çıkarmaya , kurnazlık yapmaya çalışıyourm ama koca sistem, bana zıtlık yapmak için kurulmuş sanki. geriye bir tek yazmak kaldı, sıradan insanların sıradan hayatlarını yazmak!

demir işçisi yaşar usta ve onun gizemsiz hayatını biraz önce yazdım mesela, arkalı önlü 4 sayfa sürdü. 2 sayfası hayal ürünü olmasına rağmen, ekleyecek başka bir şey yok. yaşar ustanın hayatındaki en heyecanlı dönem, askerden geldikten sonraki 3 ay. kumara alışmış,. biraz içki içmiş.evlilik dışı bir kaç flörtü olmuş..sonra tövbesini edip askere gitmeden önce yaptığı demir işine geri dönmüş. bir tane oğlu var, yaşar usta görmeye bile katlanamıyor sanırım. başka tarafa bakarak konuşuyor sürekli, Adem gerçekten de antipatikliğinin şahbazı olmuş. bir tane de ufak kızı var, "onun adını da havva koysaydın, ilk insanların tanrısı gibi dolaşsaydın yaşar usta " diyemediğimden, sadece yazıya konsantre oldum. buna rağmen büyük puntolarla 4 sayfa sürdü ilk biyografim. ilkokuldaki dev harfli fişler gibi. "yaşar demir döv" "döv yaşar döv".

şimdi analiz yaparsak, bu işten para kazanamam. çocuk kitabı gibi ama değil. başlamanla bitirmen arasında 10 dakika var, zaten sürpriz de olmuyor kitapta. sonu ilk sayfadan tahmin edilen kitaplardan oldu. tabi, yazı konusunda ilk tecrübem olduğu için benim hatam da çok büyük. bir entrika, efendime söyleyeyim ihtiras rüzgarı sokamadık olay örgüsüne. giriş-gelişme-sonuç bağlamından çok, sadece sonucu yazdım. yanlış adamla başlamanın cezasını çektim.

şimdi hiçbir yayın evi telefonlarıma çıkmıyor. ismimi değiştirdim mecburen, yeni kimlik için başvurdum. bir daha deneyeceğim şansımı.şöyle daha bir heyecanlı ve zengin yaşlı lazım, kitabı yazarken avans falan da koparırım. "ilah yapacağım sizi beyefendi,dünya sahnesinde alınan kararların arkasındaki el" diye gaza getireceğim bir adam arıyorum. şenlensin, kahkahaları yüksek tavanlı salonunu çınlatsın. ikinci dünya savaşı'nda uçak da ayarlarım, 68 öğrenci olaylarında en ön sıradan sahne de. woodstock'ta ortam bile yaparım, yeter ki bana bir yazı masası ve kafamı hayatın gereklerine yormayacağım bir çek versin. gerisini ben hallederim..


"görkemli hayatını, torunlarına başucu eseri olarak bırakacak yaşlılar aranıyor"