günlük istihkakım olan tek sigaramı içmek için masamın başından kalktığımda yağan yağmura bakarak sigara içmek isteğiyle yanıp tutuşuyorum ki yeni palas'ın kendime ait hissettiğim ve eski bir bira fabrikasına bakan küçük camın önünde ultra zengin bir estetik cerrahla evlenen ve birkaç ay önce minik bir kız çocuğu sahibi olan "bayan muhteşemle" karşılaştım.bayramda gittiği tropikal adada bir hayli bronzlaşmış. ben sandalyede sigaramı sarmaya çalışırken o üzerinde "smoking kills" yazan djarum marka sigarasını yarılamıştı bile.Benim elimde bir tutam mardin tütünü arap kağıdı keyif için uğraşıyordum.. sigarasını söndürüken;

-çocuk çok güzel birşey! dedi,

bu bir cümle değildi , anlamamış gözlerle baktım.

-öyledir herhalde, annemde aynı şeyi söylüyor,hatta torun istiyormuş.. ama ben sadece şu sigarayı içmek istiyorum dedim.


bırak çocuk sahibi olmayı, evlenmenin mekaniğine dair ciddi endişelerim var. ayrı yatmak istediğim zamanlar illaki eşimle kavga etmiş olmam mı gerekecek, tek başıma yürümek ve bir süre yalnız kalıp düşüncelerimi duyabileceğim kadar sessizlik istemek için incelikli planlar mı yapmak zorunda kalacağım? yarım yamalak kurulmuş ailelerin ileride ne gibi sorunlar doğuracağını, çocukların ne gibi buhranlar yaşayacağını, aynı yatağı paylaşan ama birbirlerinden öldüresiye nefret eden insanların hayatlarının nasıl da paramparça olacağını yapmış olduğum gözlemlerden yeterince öğrendim. bütün bunların benim de başıma gelebilecek olmasının en ufak ihtimali bile tüylerimi ürpertiyor. gerçi bizimkiler kadar güzel bir aile kurabileceğimi bilsem pek fazla düşünmez, bana "anne" diyen küçük bir yaratık için günlerimi ve gecelerimi feda edebilirim. ama ya olmazsa? gerçekten berbat evlilikler yapan insanlar var çevremde, eski mutlu hallerinden eser kalmadı. beş senede yaşlanan, çöken; kafasını kaynanasıyla, eltisiyle, kayınçosuyla, zıkkımın dibiyle bozan insanlar biliyorum. bir kişiyle evlenmiyorsun ki, başka bir sülaleyle evleniyorsun ; spor salonunda görsen bilerek yumruk atacağın adama katlanmak zorunda kalıyorsun. bütün bunlar bizimkilere bir torun hediye edebilmenin önünde olan engeller, bir şey daha var:

ben de torun sahibi olmak istiyorum. anne olmaya dair pek bir hevesim yok ama torunum olsa diye iç geçiriyorum. anane olmak için önce anne olmak kuralını bir seferliğine ihlal etmek, görmüş geçirmiş bir ihtiyar olarak daha yolun başında, okuma yazmayı bile yeni sökmeye başlamış torunumla konuşmak istiyorum. anne olmak epey zor geliyor ama ellerimdeki kırışıklığa şaşırarak bakan, kütüphaneme bakıp "anane bunların hepsini ne zaman okudun" diye soran, hafiften beni çokça annesini andıran bir küçümenin imgesini sabah kahvemi içerken görür gibi oluyorum. belki dedemin o insancıllığı, sevecenliği, birkaç cümleyle her şeyi özetleyebilme becerisi bütün bunlara sebep oluyor belki de kendimi yaşlı birisi olarak görmek istememin tuhaflığı.

anne olmadan anane olmak isteyince de, torun sahibi olmak isteyen annemin isteğini bildik duygularla karşılıyorum. aynı istek bende de var çünkü. nasıl olcek bilemiyorum.



dün oyuna fena kaptırdım kendimi uykulu halimle, sebep belli.